Monday, April 09, 2007

Festival Günlüğü - Müzik bitti!

El Violin (Keman)
Bugün "Prag"la arasında çok kararsız kalmıştım ama "Keman" ciddi anlamda eleştirmenlerden baya bir övgü toplamıştı. O yüzden tercihimi bundan yana kullandım. Sürpriz isimler de vardı seansta. Tarık Akan, Rutkay Aziz gibi isimler 'insan hakları' bölümünün bu gözde filmi için oradaydılar ve salon ilginç bir şekilde o sırada iş yerinde olması gereken tipte insanlarla doluydu. Neyse dedikodu kısmını bir kenara bırakalım ve filme dönelim. Herşeyden önce "Keman", zaman ve mekan belirtmeden oldukça evrensel ve aslında kökenleri de mitik öykülere benzeyen bir film. Film bu çok basit öykü yapısını gerçekçi ve etkileyici sinematik anlatım tercihleri ve şüphesiz başrol oyuncusu Don Angel Tavira'nın performansı ile birlikte birleştirince ortaya son derece güçlü bir çalışma ortaya çıkıyor. Açıkçası filmin başındaki motivasyonsuz işkence sahneleriyle fazlasıyla didaktik bir gerilla filmi seyredeceğimizi sandım. Ama filmin aslen başlamasıyla birlikte hiçbir şeyi göze sokmadan ve abartmadan öyküsünü anlatan cidden sağlam bir filmle karşılaştım. Bu arada filmin kopyası Türkçe altyazılıydı. Yüksek ihtimal vizyona girecek.

King and the Clown (Kral ve Soytarı)
Nihayet Uluslararası yarışma filmlerine de geçiş yapabildim. Altın Lale için yarışan "King and the Clown" aynı zamanda Güney Kore'nin Oscar'lara yolladığı film. Ama bence gayet hödük olmaya yakın bir film. Filmde oyuncular ve yönetim arasında kurularn gerilim gayet hoş. (Ki aslında çok da yabancı olduğumuz birşey değil.) Bizdeki Hacivat & Karagöz konseptinden biraz daha farklı olarak aslen sivri dil burada asıl sorun gibi gözükse de aslen film tutku üzerine yoğunlaşıyor. Yoğun bir eşcinsel tema olmasına rağmen bunu basit biçimde sunmak yerine ortaya bir belirsizlik atmış durumda film. (Tıpkı arzu nesnesi olan karakter Gong-gil'in 'ne' olduğunun arada sorgulanması gibi) Bu yönlerden film cidden hoştu. Ayrıca resim sizi yanıltmasın oldukça renkli kostüm ve set tasarımları olmasına rağmen bunlar gayet dozunda ve filme hizmet eder nitelikte kullanılmıştı. Yani gösteriş yapalım diye işin cılkını çıkarmamışlardı. Ancak film aslen Shakespeare'vari yapısını bence çok etkili kullanamıyordu. Yani çok klişe, ve zaman zaman aşırı melodramatik öykülerin daha güçlü sunulması gerekirken film bunlarla sizi etkilemeyi başaramıyor. Özellikle sonlardaki artık iyice 'gözünüze gözünüze sokarak anlatıyoruz ey seyirci' tripleri ve o aşırı tekrarlar can sıkıyordu. Film kesinlikle eğlenceli ve izlenmelik. Ama Altın Lale'yi bence haketmiyor.

Keman - 4,5/5
Kral ve Soytarı - 2,5/5

No comments: