Saturday, November 10, 2007

Hail Holy Michelle!!

2007, Michelle Pfeiffer'ın geri dönüşü niteliğinde. "I Could Never Be Your Woman" ve "Stardust"la birlikte "Hairspray"le 50'ye gelmiş bu güzeller güzeli kadını bolca seyretme imkanımız oldu. İlk ikisi maalesef çok düzgün filmler değildi. (Biliyorum Stardust'ı baya beğenenler var ama yine de ben vasat bulmaya devam ediyorum.) Pfeiffer maalesef geri dönüş için çok iyi filmler seçmiş değil ama filmler hakkında kötü şeyler söyleyenler bile ondan yine de övgüyle bahsediyor.
Hairspray'e gelince... keşke Pfeiffer sadece bununla geri dönseydi. İşte o zaman bomba gibi bir dönüş olurdu. Film John Waters'ın orjinal filminden ve 2002 Broadway müzikalinden uyarlanma. Şunu rahatlıkla söylemeliyim, sahneden perdeye uyarlanan müzikalleri düşündüğümüz zaman Chicago'dan sonra gördüğümüz en iyi müzikal.
Filmin içinde inanılmaz bir enerji var. İzlerken yerinizde durmakta zorlanabilirsiniz. Michelle Pfeiffer filmin kötü kadınını oynuyor. Ve "The Fabulous Baker Boys"dan sonra bir kere daha şarkı söylüyor. Ama kabul etmem lazım ondan daha öne çıkan bir bayan var filmde... O da John Travolta.
Travolta'yı dans edip şarkı söylerken çok gördük ama bu kılıkta hiç görmedik. Baş karakter Tracy'nin şirin ötesi annesini canlandıran Travolta filme inanılmaz bir neşe katıyor. Oyuncunun bu kadar sempatik olabileceğini düşünemezdim. Bu arada hazır oyuncudan bahsetmişken filmin tamamen "Grease" gibi birşey olduğunu da belirtmem gerek. 60'lara campy bir tarzla yaklaşan müzikal neredeyse yanı yol üzerinde ilerliyor. Filmin diğer kadrosu da çok iyi. Asıl başrolde yer alan genç oyuncuların yanında şarkı söyleyen bir James Marsden, Christopher Walken, Queen Latifah ve çok sevdiğim Allison Janney de filmin diğer ünlüleri. Başroldeki Nicole Blansky ise çok iyi bir tercih. Hairspray müzikalleri ve eğlenmeyi sevenlere şiddetle tavsiye edilir.

Thursday, November 08, 2007

Sert bir içki. Biraz maskara. Bolca cüret...

...kim dedi Sovyet imparatarluğunu deviremezler diye?

Bu Charlie Wilson's War'un tagline'ı. Afişinin altında da "Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır, bunların hepsini uydurabileceğimize inanmıyorsunuz değil mi?" diye bir ibare var.
Filmin fragmanı aşağıda. Tom Hanks 80'lerde gizli gizli Afganistan'a silah satan bir kongre vekilini canlandırıyor. Suç ortakları ise Texas'ın zenginlerinden bir kadın (Julia Roberts) ve bir CIA memuru (Phillip Seymour Hoffman)

Wednesday, November 07, 2007

Kim bu Samantha?

"Samantha Who" bu yılın en iyi yeni komedisi. Christina Applegate bu dizi sayesinde "Al Bundy'nin kızı" yaftasından da kurtulabilir. Aralarda inanılmaz derecede Jennifer Aniston tavırlarına bürünse de genel olarak diziyi tek başına taşıyabilecek bir performansa sahip. Ama buna da gerek yok. Çünkü kadronun geri kalanı da çok iyi. İşin erkek kısmında henü bir numara göremedik ama yardımcı kadın oyuncular çok başarılı. Melissa McCarthy (Gilmore Girls), Jennifer Esposito (Crash) ve diva Jean Smart (24) birbirinden eğlenceli performanslar çıkarıyorlar. Esposito'nun oyunu da bana Drea De Matteo'yu (The Sopranos, Joey) fena hatırlatıyor.
Dizi çok sağlam bir komedi. Romantik komedi yanı da ağır basıyor zaman zaman. İlk başta hafızasını kaybetmiş birisi esprisinin ne kadar uzatabilirler diye düşünmüştüm ama dördüncü bölümü yayınlandı dizinin ve şimdilik gayet güzel gidiyor. Amerika'daki reytingleri de çok sağlam.

Tuesday, November 06, 2007

Haberiniz var mı?


WGA (Amerika Yazarlar Birliği) üyeleri greve gidiyor. Hatta grev dün başladı bile. Bu öyle basit birşey değil. Çünkü sektörde çalışan herkes buraya üye. Yani bilinmez bir süre boyunca Hollywood'da senaryo yazılamayacak. Uzun vadede filmleri etkileyecek bir durum bu. Ki benzer nedenlerle Yapımcı, Oyuncu ve Yönetmenler Birliklerinin de önümüzdeki bahar yaz aylarında greve gitmesi olası. Bu yüzden şimdiden 300 civarında bir filme acil bir şekilde öncelik tanınmış durumda.
Ama asıl cefayı TV seyircileri çekecek. Şu anda Amerika'da yer alan dizilerin bölümleri yazılmadığı için yakın bir zamanda çekimler de duracak. Senaryo konusunda en verimli diziler bile ancak 12-13 bölüm çıkarmış durumdalar. Bu da Ocak sonu itibariyle Amerikan TV'lerinde Eylül'de başlamış bir dizinin yeni bölümüne rastlayamacağımız anlamına geliyor. Yayını duracak ilk dizinin ise "The Office" olacağı açıklandı. Çünkü yedekte sadece bir senaryoları var.

Bu sene bitirilmesi planlanan Scrubs'ın son bölümü yazılamadığı için anlamsız bir şekilde TV'ye veda edebilir.
Lost ise Şubat'ta başlayacak ve söz verilen 16 bölümden sadece 8'i yazılmış durumdaymış. Lost'un yazarları 8. bölüm sonunda ufak bir cliffhanger olacağını ancak yetersiz bir sezon finali olacağını belirtmişler.
Heroes'a kardeş olarak gelen yeni dizi "Heroes: Origins" belirsiz bir tarihe ertelendi.
Önümüzdeki haftalarda başlayacak olan Cashmere Mafia adlı dizinin ise yayını durduruldu. Dizinin ne zaman başlayacağı belirsiz.

Late Night Show'lara gelince... onlar zaten çoktan tekrar yayınlarına geçmiş durumdalar. Hiçbir şovmenin metin olmadan spontane bir şekilde şovu gerçekleştirmeye cesaret edemeyeceği söyleniyor. Neyse durum budur. O yüzden izlediğiniz dizilerin bu sene klasik bir biçimde 22-23 bölüme çıkamayacağını belirtelim şimdiden.
Grevin ne zaman biteceği elbette bilinmiyor. WGA'in bu tarzdaki bir önceki büyük grevi 1988 yılında yaşanmış ve tam 5,5 ay sürmüş.

Grevin nedenine gelince... yazarlar artık sadece TV'deki yayınlardan değil, DVD ve internetten download üzerinden de telif almak istiyorlar. TV kanalları ise duruma bol bol reality show'la hazırlanmışlar.

Sunday, November 04, 2007

Bergman dokunmuş gibi...

Biliyorum başlık yeterince provokatif ama yetmedi bana şu resim daha da bir heyecanlandırır Bergman hayranlarını diye düşündüm... Kare sanki "Saraband"dan çıkmış gibi. Neyse çok heyecanlanmayın full Bergmanesque bir film değil "Away From Her...
"The Sweet Hereafter"dan hatırladığım oyuncu Sarah Polley artık büyümüş de yönetmen olmuş meğerse. Geçen Cannes'da jüri üyesiydi ve ilk o zaman duymuştum. Neyse yeni filmi Alzheimer üzerine giden bir film ve Julie Christie'nin oyunuyla genelde anılıyor. Oldukça etkili, minimalist, biraz teatral bir çalışma. Sağlam bir metni var sadece Christie değil oyuncular genel anlamda çok başarılı. Polley süslü metnine son derece sade, ama gösterişini sadeliğinden sağlayan bir atmosfer yedirmiş durumda.


Filmi bir kere daha sağlam bir kafayla izlemek niyetindeyim. Çünkü iki film arka arkaya yaptığım için bir öncekinin havasından tam çıkamamıştım izlerken.. O film de Michael Winterbottom'ın "A Mighty Heart"ı... Pakistan'da rehin alınıp öldürülen gazeteci Daniel Pearl'ün karısının olaylar sırasında yaşadıklarına odalanıyor. Winterbottom yine çok güçlü bir anlatımla çıkmış. Angelina Jolie ise şimdiye kadar gördüğüm en iyi performansını sergilemiş. Aksan çalışması ve konuşma tarzı süper. Öyle ağlak zırlak bir rol değil ki zaten karakter de oldukça güçlü bir kadın. Ama gelin görün ki bu güçlülük konusunda da hiç aşırı role kaçmamış. Acaip dengeli taş gibi sağlam bir performans. Kesinlikle tavsiye edilir.

Away From Her
A Mighty Heart