Tuesday, April 03, 2007

Festival Günlüğü - Chan-wook Park!!!


Chan-wook Park söyleşisi...
Park, dün filminin gösterimine katılamamış çünkü İstanbul'a gece 12 sularında gelebilmiş. Onun yerine Perş. günkü gösterime katılacakmış. Ama şimdi bugünkü söyleşiden bahsedeyim biraz. İnanılmaz bir alkış tufanıyla çıktı sahneye yönetmen. Boğaziçi Üniversitesi Rektörlük Salonu'ndaki söyleşi, yoğun ilgi nedeniyle Büyük Toplantı Salonu'na alınmıştı ve orası da sonuna kadar doldu.

Ancak söyleşinin iki büyük sorunu vardı. Öncelikle çevirmen çok iyi Türkçe bilmiyordu ve bazı noktalarda onun çevirdiğini de düzgün Türkçe'ye aktarabilecek birisini aradık doğrusu. İkinci sorun ise şiddet vs. üzerine sorulan 'aydınca sorular'dı. Hepsi aynı kapıya çıkıyordu ve o kadar anlamsızlardı ki bence.
Yine de Park inanılmaz sempatikti ve her bir soruyu da ciddiyetle yanıtladı. Ayrıca yönetmenle ilgili de pek çok şey öğrendik. Bazı noktaları kısa kısa özetleyeyim.

  • Herşeyden önce eski klasiklere çok önem veriyor ve yönetmenlerin eski filmleri sindirmedikçe yeni ve iyi birşeyler yapamayacağını belirtiyor. Kendisinin favorileri sorulduğunda ilk sarfettiği isim Alfred Hitchcock oldu. Bunun dışında B filmlerinden de çok şey öğrendiğini belirtti. Bir de söyleşi sonrasında sevdiği filmler arasında "Kiss Me Deadly"yi saydı.
  • Okuduğu yazarlar arasında Shakespeare, Dostoyevski gibi klasiklerin yanında bizi de şaşırtan iki isim daha verdi. (Ki lafa 'inanmayacaksınız ama' diye başladı) Jane Austen ve Bronte kızkardeşler. Bunun yanında günümüz yazarlarından da Kurt Vonnegut'ı beğeniyormuş.
  • "I'm a Cyborg but that's OK"i kızının izleyebileceği bir film yapmak için çektiğini belirtti. Park, insanların derinlerindeki özellikle kötü duyguları ve özellikleri çıkarmayı sevdiğini, ama bundan biraz da yorulduğu için böyle bir film yapmayı seçtiğini söyledi. (Bundan sonraki filminde yine derinlere dalacakmış.
  • İlham kaynağı olarak belli kaynakları olmadığını zaten onları uygulasa aynen kopyalamış olacağını belirtti. Onun yerine hiç beklenmeyen yerlerden ilham geldiğini ve bu şekilde işin özündeki anlamın da biraz kendisine kaldığını ancak görünenin çok farklı olabileceğini söyledi. Mesela kendisini Wong Kar Wai'a benzetenleri anlamıyormuş. Ki Wong Kar Wai'a da kim benzetiyor bilmiyorum ama Wai'ın sinemasını sevmediğini de açıkladı söyleşi sırasında.
  • En ilginç kısımlardan birisi de bilinç dışı kısmıydı. Bir şekilde filmlerini yaparken hiç farkında olmadan başka filmlerle benzerlikler oluştuğunu ve bunu kendisinin en sonra fark ettiğini açıkları. Örneğin "Lady Vengeance"daki bir diyalogun "Some Like It Hot"ın son cümlesiyle aynı olduğunu filmi izlerken fark etmiş. Aynı şekilde "I'm a Cyborg..."daki tavşan maskesinin Donnie Darko ile olan benzerliğinin sonra kendisini de şaşırttığını söyledi. Bunları bilinçli olmadan eklediğini ama bir şekilde iki filmle de bir kurulabilece bir bağ olduğunu söyledi.
  • Film yazım ve çekimi sırasındaki aşamalarını gayet ayrıntılı anlattı. Ama kusura bakmayın onları yazamayacağım. O da bize kalsın :) Yalnız şu kadarını aktarayım tahmin de edebileceğiniz gibi adam feci ayrıntı ve planlı çalışıyor.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar. Her ne kadar çeviri konusunda sorun yaşansa da ve büyük ihtimalle bahsettiği şeylerin yarısı 'lost in translation' olsa da son derece verimli bir bilgi birikimiydi. Park inanılmaz sempatik ve süper kaprissiz bir yönetmendi.

1 comment:

bkrbyc said...

teşekkürler