Friday, October 27, 2006

İklimler

Geçtiğimiz Mayıs'ta Cannes'da aldığı karışık tepkilerden sonra biraz hevesim kaçmıştı aslında ama İklimler yine de bu senenin sabırsızlıkla beklediğim filmlerindendi. Nuri Bilge Ceylan artık auteur'lüğü de kanıtlanmış bir yönetmen. Zira filmlerine gittiğiniz zaman neyle nasıl karşılaşacağınızı tahmin ediyorsunuz. Bu yüzden çok farklı bir şey denemedikçe bizi şaşırtması da zor gözüküyor. Ancak "İklimler" yönetmenin tarzında hafif bir kıpırdanma olduğunu da gösteriyor kanımca. İsa ve Bahar'ın sorunlu ilişkileri üzerinden insan manzaraları sunan Ceylan bu sefer karakterleri ciddi anlamda öne çıkarmış gibi geldi bana. Ancak ne kadar başarılı olduğu tartışılır. Filmi başarılı bulsam da yönetmenin filmografisindeki en zayıf film ürün olarak gördüğümü de belirtmeliyim. Filmin bence en çok yara aldığı kısım diyaloglar. Bu şekilde karakterleri öne çıkaran bir filmde, (yüksek ihtimalle doğaçlama yapılmış) son derece kasıntı, yapay diyaloglar filmi ciddiye almamızı da önlüyor.
Ben Nuri Bilge Ceylan sinemasını hep diyaloglardan bağımsız görmüşümdür zaten. Filmdeki bir sahnede İsa karakteri İshak Paşa Sarayı'nın fotoğrafını çekerken taksi şoförüne 'önde bir figür' olarak durmasını söylüyor. İşte Ceylan'ın şimdiye kadar yaptığı da böyle bir şeydi. İnsanları bir figür, o an yarattığı atmosferi destekleyici bir öğe olarak kulanıyordu ve laflarını çok daha geniş bir çerçevede sunuyordu. Şunu da belirtmek isterim ki Ceylan'ın olayında sükut gerçekten de altındı.
Diyalogların dikkat dağıtmasını bir kenara bırakırsak oyunculuğu da ciddi anlamda etkilediğini söylemek gerek. Örneğin oyunculuğuyla çok eleştirilen Ceylan'ın tüm mimiklerini, jestlerini ben son derece yerinde buldum. İsa karakterine başarılı biçimde can veriyor. Ancak sarf ettiği o laflar en çok İsa karakterinin gerçekliğini sorgulatıyor sanırım. Zira en çok övgü alan performanslar doğaçlamayı iyi becermiş ve düzgün replikleri sıralayan oyunculardan çıkmış.
Bu aslında Nuri Bilge Ceylan'dan ziyade Zeki Demirkubuz'un elinde bir harika olur diyebileceğim bir öykü. Ama çok da yüklenmeyelim çünkü diyaloglar (o da hepsi değil zaten) işin bir kusuru. Onun dışında yönetmen kuşkusuz yine iyi bir sinema örneği çıkarmış. Pek çok sekansta Ceylan her zamanki sakinliği ve olgunluğuyla etkileyici olmayı başarıyor. Görüntü yönetmenliği, ses tasarımı Türk sinemasında rastladığımız iyi örneklerden. Altın Portakal'da kurgu ödülünü almasını ise hala anlayamıyorum. (Herhalde Ağrı'daki 'aşk' sahnesini çok başarılı buldu jüri.)
İşin özü, film genel anlamda başarılı olmasına rağmen işin içinde Nuri Bilge Ceylan beklentileri olduğundan ufak bir hayal kırıklığı yaratabilir.
Not: 3,5/5

No comments: