Will Smith'in kendi oğlu Jaden Smith'le başrollerini paylaştığı "The Pursuit of Happyness" (evet doğru yazdım, 'happiness' değil.) gayet hafif, seyirciyi kederlendirmekten başka derdi olmayan bir film. Kötü anlamda söylemiyorum bunu yalnız. Zira ben filmi gayet sevdim. Evet kabul ederim, filmin gayet basit ve inandırıcılıktan da yoksun bir senaryosu var. 'Amerikan Rüyası'nı yaşamak için kelimenin tam anlamıyla sürekli koşturan bir adamın oğluyla bu süreç içinde yaşadıklarını gösteren ve sezonun bu yüzden en hüzünlü filmlerinden olabilecek film yine de tam bu tarz filmlerde gereken sıcaklığı bence yakalıyor. Ve bunda en büyük pay şüphesiz gayet iyi bir performans çıkaran Will Smith ve yetenekten önce şirinliğiyle artı puan toplayan oğlu Jaden Smith'e ait.
Filmin yönetmeni Gabriele Muccino'nun daha önce "L'ultimo Bacio"sunu seyretmiştim ve çok da başarılı bulmuştum. O filmde de tanık olduğumuz o dinamizm ve öyküye hakimiyet aynen burada da var. Ama işte senaryo zaman zaman fazla açık veriyor.
Yine de kendinizi verir ve ayrıntılara takılmazsanız gayet etkileyici olabilecek ve illa ki gözlerinizi de dolduracak şeker gibi bir film.
Not: 3/5
1 comment:
yazının başını okudum devam etmedim fakat pek dikkatli bir sinema izleyicisi değilsin sanırım çünkü filmin başında gerçek hikayeden alındığı söyleniyordu sonunda da adamın hisselerini sattığı falan anlatılıyordu yani olaylar hikaye tamamen gerçek inandırıcılıktan yoksun diyemezsin.
Post a Comment