En iyi Film kategorisinde bu kadar belirsiz bir yarış en son ne zaman yaşandı bilmiyorum ama 15 yıldır Oscar'ları takip ederim hiç böyle bir yarış görmedim. En fazla 2 film arasında geçen yarışta bu sene 5 film de çok iddialı. Tahminlerde de böyle bir karışıklık var zaten. Ben şahsen bu rakamı 3'e indiriyorum ama o 3'ü arasında da seçim yapmak gerçekten zor. Özellikle geçen sene rakipsiz görünen Brokeback Mountain'ın yönetmen ve senaryo ödüllerini aldıktan sonra en iyi film'i Crash'e kaptırması gibir gerzeklemeden sonra bu sene herşey olabilir.
Bence yarış "Babel" ve "The Departed" arasında. Yalnız bunu son derece batıl bir istatistiki duruma göre söylüyorum. Şöyle ki "En iyi Film" Oscar'ı çoğunlukla kurguda da adaylık kapan bir filme gidiyor. Çok saçma geliyor değil mi? Ama bu tezi çürüten en son film 1981'de Oscar'ı alan "Ordinary People". Ondan önce ise 30'larda ve 40'larda birkaç istisna var. Bu kural bana geçen sene son derece saçma geliyordu. Çünkü Brokeback Mountain kurguda aday değildi ve 81'den beri geçerli bu kuralı da bozacaktı. Sonrasını siz de biliyorsunuz.
Her neyse "The Departed" ve "Babel" arasında dememin nedeni o. Sadece ikisi 'en iyi kurgu' kategorisinde adaylık kapabildi. Bu arada ikisinin de kurgucuların seçiminde eşit oy alması ne kadar ironik değil mi?
Neyse şimdi adayların teker teker avantaj ve dezavantajlarını sıralayalım.
"Babel"
Avantajlar:
Geçen seneki Crash'in pozisyonunda.
Altın Küre'de en iyi Drama ödülünü aldı. (Altın Küre'nin bizde sanıldığı kadar önemli olmadığını söyleyeyim)
En fazla adaylık onda.
Dezavantajlar:
Eleştirmenler ve sektörden neredeyse hiç destek görmedi. Hepsinden en fazla adaylıkla kaldı. Kurguda bile "The Departed"ı yenemedi.
Sevenleri olduğu kadar nefret edenleri de çok.
Crash'de olduğu gibi destek sağlayıp propaganda yapacak büyük bir yıldız kadrosu yok.
"The Departed"
Avantajları:
Martin Scorsese burada. Dolayısıyla her türlü yönetmen ödülünü kaptı.
İçlerinde en çok gişe getiren ve halkın en sevdiği film.
Eleştirmenlerden hatırı sayılır olumlu övgüler aldı.
Yönetmen ve senaryo Oscar'ı kesin gibi birşey.
Dezavantajları:
Akademi'nin pek sevmediği grafik şiddet sahneleri ve küfürlerle dolu.
Oyunculardan yeterli bir destek aldığına dair bir kanıt yok. (Oyların bölünmesiyle açıklayabiliriz ya da basit bir şekilde beğenmemeyle. Ben ilkini tercih ediyorum.)
Bir yeniden çevrim.
Bayılanları olduğu kadar, 'hiçbir özelliği olmayan bir TV filmi" olarak görenler de çoğunlukta.
Little Miss Sunshine:
Avantajlar:
En önemli sektör ödüllerini aldı. Yapımcılar, senaristler ve en önemlisi oyuncular büyük ödüllerini ona verdi. (Sadece bu bile yarışta önde olması için yeterli)
Seyirciden ve eleştirmenlerden büyük beğeni topladı.
Küçük bütçesine rağmen yarattığı bu sükse şüphesiz yılın en etkileyici başarısı.
Senaryo Oscar'ı kesin gibi.
Dezavantajlar:
Aldığı adaylıklar çok az.
Yönetmenleri aday değil. (En son yönetmeni aday olmadan büyük ödülü kapan film yanılmıyorsam "Driving Miss Daisy"ydi)
"Şirin şeker, ama o kadar da değil" görüşü Hollywood'da sıkça dillendiriliyor.
"Letters from Iwo Jima"
Avantajları:
Clint Eastwood + Steven Spielberg
Eleştirmenlerin not ortalaması alındığında yılın en beğenilen 3 filminden birisi.
Çok az kişi tarafından izlenmesine rağmen ana dallarda aday olmayı başardı.
Akademi'nin önemseyeceği duygusallık, etkileyicilik ve o büyük sinema duygusu bunda var. Üstelik politik mesaj açısından Babel'den daha baskın.
Dezavantajları:
Yabancı dilde hiçbir film daha önce "En iyi Film" Oscar'ını almadı.
Çok az dalda aday olmayı başarabildi. (Üstelik yönetmen ve senaryo kategorilerini başkaları parsellemiş durumda)
Halihazırda Eastwood'un 4, Spielberg'ün 3 Oscar'ı var.
"The Queen"
Avantajlar:
Hollywood'un nabzını tutanlar belirli bir nefret kitlesi barındırmayan tek filmin bu olduğunu söylüyorlar.
Eski moda, Akademi'nin büyük bir zevkle izleyeceği türe bir film.
Helen Mirren. ve beeelki şansı yaver giderse bir senaryo Oscar'ı ihtimali var.
Eleştirmenlerin not ortalaması alındığında yılın en beğenilen 3 filminden birisi.
Aldığı beklenmeyen (kostüm ve müzik) adaylıkları Akademi içinde taraftarının oldukça fazla olduğunu gösteriyor.
Dezavantajlar:
Helen Mirren. (Çok ön plandaydı ve film cidden arada kaynadı.)
Fazla küçük??? Bu bir dezavantaj mı bilemeyeceğim.
(gördüğünüz gibi "The Queen"e dezavantaj bulmakta bile kasıyorum)
Kişisel görüşüm:
Yarış dediğim gibi "The Departed" ve "Babel" arasında. Bu yüzden ikisinin arasında bir seçim yapmam gerek gibi hissediyorum. Gerçekçi davranayım. Kurgu ve orjinal senaryoda Babel gerçekten de çok şanslı. (Ne tesadüf geçen sene Crash de sadece bu ödülleri almıştı)
Neyse, bence "Letters..." ve "The Queen" bir gömlek daha üstün olmasına rağmen, burada "The Departed" yarattığı etki açısından hakediyor. Çünkü Oscar niyetiyle yapılmamış olmasına rağmen bu kadar iddialı bir konuma ulaşması bile son derece büyük bir başarıdır. (Aynı şey LMS için de geçerli)
"Little Miss Sunshine" ise insanlara sempatik geldi ama burada işleri bence zor.
Neyse uzatmayayım bence "The Departed" burada ödülü götürür ama şunu söyleyeyim "Babel" dışında hangisi kazanırsa kazansın sevinirim.
2 comments:
Gönlüm "The Departed, mantığım ise "Babel" diyor...
Istegim tabii ki Departed'in kazanmasi. Ama bu filmlerden hic birinin kazanmasi beni rahatsiz etmeyecek acikcasi. Babel konusunda su kadarini soyleyebilirim, filmden cikar cikmaz oykunun Japon ayaginin tamamina baglantisini fazlaca zayif buldugumu ve filmin cok da yeni bir mesaj vermedigini dusundugumu soylemistim (ki biliyorum Kemal de benimle ayni fikirde) :) - yalniz buna ragmen ben sevdim filmi, niye yalan soyleyim. Guilty as charged.
Tomi
Post a Comment