Friday, January 12, 2007

Pek rüya gibi değiller

"Dreamgirls", bu senenin en gaz şekilde beklenen filmlerindendi. Cannes'da gösterilen 20 dk.lık görüntü sonrasında filmden herkes enfes birşey bekliyordu. Senarist ve yönetmen Bill Condon'un daha önce Chicago'yu yazmış olması da bu gazı tetikliyordu. Film bu sene en son görücüye çıkan Oscar niyetlilerinden oldu. Ben de bu sabah seyredebildim ama kesinlikle bir hayal kırıklığı yaşadığımı söylemeliyim. Ve şu kadarını söyleyeyim bu sadece beklentiyle ilgili değil. Herşeyiyle vasat bir müzikal var karşımızda.
Herşeyden önce ben Condon'ın senaryo konusunda inanılmaz derecede kolaycılığa kaçtığını ve basit bir iş çıkardığını düşünüyorum. Diyaloglarla ve daha dramatik anlarla süslenebilecek pek çok ana, müzikalin hali hazırda olan şarkılarını dayamış. Ayrıca şarkıların sözleriyle o anki duruma dair yaratılan manzara ve gösterilen yorumlar o kadar basit ki. Aralarda seyirci belki salaktır anlamaz şeklinde yapılan yakın planlar (sahne şovları dışında) anlamsız mizansenlerle (hele son sahnede Jamie Foxx'un hareketleri) Condon'ı benim gözümde yönetmenlikte de başarısız bir konuma sürüklüyor.
Film arka arkaya gelen kliplerden oluşuyor diyebiliriz. Ve bu anların hepsi hem şarkıcıların üstün performansı hem de allengirli set tasarımları ve takip etmekte zorlandığınız kurgu oyunları eşliğinde sunulduğu için inanılmaz bir şaşaa var ve film akıp geçiyor. Ama onca gösteriş içinde düzgün bir hikaye yazmayı unutmuşlar. Sık sık başvurulan ellipsisler (zaman atlamaları) dikkat dağıtıcı olduğu gibi karakterlerin öykü içinde doğru düzgün bir gelişmeye gitmesini de sağlamıyorlar.

Bunca 'müzik dolu' bir filmin müzikleri de maalesef oldukça yavan. İlk başta enfes çalışmalar var. Üstelik tamamen siyah oyunculardan oluşan ana kadrodan da R&B, Caz ya da herneyse doğru düzgün 'siyah müzikleri' duyacağınızı sanıyorsunuz. Ancak filmin başlamasından bir süre sonra sonra filmdeki karakterlerimizin 'yeni bir sound' arayışıyla o güzelim müzikler yerini ruhsuz, her biri bir diğerinin aynı beyazlara uygun şarkılara bırakıyor. Sadece bazı şarkıları tamamen oyuncuların güzelleştirdiğini düşünüyorum. Tabii ki müziklere çok kötü demiyorum. Muhtemelen soundtrack albümünü de keyifle dinlerim ama sürekli aynı pop şeyleri dinletmek film için iyi değil diye düşünüyorum.
Oyunculara gelince. Beyonce'de ciddi bir oyunculuk hamuru var. Bu yeteneği görmemek için kör olmak gerek. Ama maalesef bu rol onun için iyi değil. Çünkü yaptığı şeyin %90'i zaten çok iyi yaptığını kanıtladığı şarkı söylemek. Ama geri kalan o %10 gerçekten de kızda potansiyel olduğunu gösteriyor.
Jennifer Hudson, herşeyden önce filmin en albenili karakteri olmanın avantajına sahip, hakkını yemeyeyim Oscar'ı alma ihtimali karşısında tüylerim diken diken olsa da Hudson gayet iyi ve enfes bir sesi var kabul etmek lazım. Yine de film kariyerinin çok fazla sürdürecek gibi gelmiyor bana. Yeni bir Queen Latifah vakası olabilir. Jamie Foxx'a gelince. Karakteri o kadar basit ki, Al Pacino oynasa kötü olacak o yüzden onu geçiyorum.

Eddie Murphy cidden çok eğlenceli. Maalesef rolü küçük ama filmin yine de en etkileyici performansı ondaydı bence. Hele onca mızmız kız arasında gerçekten ilaç gibi geliyor ve kesinlikle süper eğlendiriyor.
Film teknik yönden göz kamaştırıcı ama açıkçası ben görüntü yönetmenliği ve kurgu dalında adaylık almasına karşıyım yani anlamsız bir şey olurdu. Ama kostümler, setler falan tabii ki çok başarılı. Her paralı müzikalde olduğu gibi.
Moulin Rouge! sonrasında izlediğimiz Chicago, zamanında bize bir düşüş gibi gelmişti ama bu filmleri izledikçe Chicago'yu da öpüp başıma koyasım geliyor. Maalesef o yıldan beri düzgün bir müzikal yapılamadı ve Dreamgirls de bu kuralı bozmuyor.

Son bir not: R&B ve sesinin en tiz noktasına çıkıp bağıran kadın perfomanslarını seviyorsanız bile filmde bir süre sonra başınız ağrımaya başlıyor gürültüden. Bu müzikten hoşlanmayanlar hiç gitmesin.
Not: 2/5

No comments: